Thursday, September 6, 2012

YEMEN' de Ben

Bu sabah uyandığımda duyduklarım karşısında kendimi ringe çıkmış bir boksör gibi hissettim.Rakibim devlet ,televizyon kanalları, gazetelerden oluşan bir topluluktu ve ben onlar tarafından savunmasız sağlı sollu yumruklar yemekteydim.Çaresizlik hissi bir yandan, üzüntü hissi, kızgınlık bir yandan kaçaçak bir liman aradım; geçmiş imdadıma yetişti ve Yemen'i yazmaya karar verdim.                                                                                                                                

Kasım ayında bir gün gelen bir telefonla Yemen'e davet edildim.O an evet derken göreceklerim hakkında en ufak bir bilgiye sahip değildim. Yemen benim için dünya haritasında bir yerden ibaret idi. Bu sefer  hiç bir araştırma yapmadan gitmeye  karar verdim. İlk şokum Yemen'e uçak bulmak konusunda oldu.Uzun uğraşlar sonucu Ürdün aktarmalı Yemen Havayollarında kendime bir yer buldum.Sonraki şok ise Yemen Fahri Konsolosluğu idi. Harbiye'de küçük bir dairede bulunan konsolosluğa gittiğimde sadece iki görevli vardı.Ben ve bana eşlik eden en yakın arkadaşım bu duruma şaşırdık ise de sanırım arkadaşım görevlilerin gözünde Yemen konsolosluğunda örgü ören ilk Türk kadını olarak daha büyük bir şok yarattı.Ben gezi maksatlı Yemen'e gitmek istediğime, yalnız olmadığıma, arkadaşlarımla Sanaa 'da buluşacağıma görevlileri ikna etmeye çalışırken arkadaşım haldır huldur örgü örmekle meşguldü :)Sanırım biz kendi halimizde  insanlarız izlenimini vermeye çalışıyordu ki Lübnan Konsolosluğunda yaşanan 'nasıl vize vermezsiniz krizi' tekrar yaşanmasın :)15 gün bekledikten sonra vizeyi aldım.



















Sırt çantama her zamankinden farklı olarak bu sefer örtünmem için uzun kollu tişörtler ve saçımın görünmesini engelleyecek eşarplar da koydum ve yolla çıktım. Hava alanında sırt çantamı yanıma almamı bagaja verirsem aktarma esnasında kaybolma riski olduğu söylendiğinde bir hayret ettim ise de karşıma ne çıkacağını hiç anlamamışım.Amman'a vardıktan sonra Yemen uçağımın saatine yaklaşık olarak on beş saat vardı.Zamanı nasıl geçireceğimi düşünürken Irak'a gitmek için bekleyen iki mühendisle tanıştım ve onlar beni hava alanı görevlileri ile tanıştırdı böylece sadece bekleme yerinde oturmaktan kurtulup bütün hava alanını dolaşabildim.Bir kere daha anladım ki dünyanın neresinde olursanız olun tanıdık işe yarıyor :) Çay kahve eşliğinde yapılan uzun sohbet sonrasında vakit uçak için hazırlanmaya geldi. Tuvalette de kıyafet değiştirdim örtündüm ancak başımı bağlamaya hiç alışkın olmadığımdan eşarpla mücadelem o andan itibaren başladı. Eşarp başımdan kaymaya bense onu başımda tutmaya çalışıyordum. 4-5 adımda bir elimdeki eşyaları bırak saçı ört tekrar yürü dur yine saçını ört şeklinde güvenlikten geçtim ...ve!!!! gördüklerim karşısında ilk düşüncem aman Allahım beni kesinlikle Sanaa ' ya sokmazlar oldu.Kadınlar sadece gözleri açıkta kalacak şekilde kapalılardı hatta çoğunda peçe vardı ben kendimi kot üstüne uzun kollu tişört ve devamlı başımdan kayan bir eşarp ile adeta çıplak hissettim.Uçakta kalkmak için hazırlıklar yapıldıktan sonra okunan dua eşliğinde yolculuk başladı.Duayı duyduğumda düşüncem 'Allahım sana geliyorum!'oldu ise de yine dua eşliğinde indik Gerçekten güzel bir uçuş olmuştu ve ben bir ön yargımı daha kırmıştım.Her zaman THY seferlerini tercih etmem gerekmiyormuş))Bu arada uçuş sırasında dikkatimi çeken sadece beylerin "first class" uçtuğu eşlerinin ve çocuklarının ekonomik sınıfta uçtuğu idi. Ben kalabalık bir kadın ve çocuk topluluğu ile ekonomik sınıfta yolculuğumu  tamamlayıp hava alanına adım attığımda çok büyük bir şaşkınlık yaşadım.O kadar çocuk , kadın nereye gitmişti ve ben kalabalık bir erkek topluluğunun arasında barakadan bozma tek katlı bir binanın içinde ne yapmakta idim ne yapacaktım:)Neyse bir yandan saçımı kapatmaya çalışırken bir yandan birilerine bir şeyler sorma çabası içinde fark ettim ki kimse bana bakmıyor,kimse bana cevap vermiyor sanki ben o anda orada değilim .Sıraya girdim görevli tek kelime sormadan hatta yüzüme bile bakmadan geçiş damgasını vurdu ve ben arkadaşımla buluşmak için hava alanından çıktım.Allah tarafından bu sefer beni bekletmeyen arkadaşımın ilk cümlesi "Niye örttün ki başını çıkart eşarbı rahatlıkla dolaşırsın" oldu:)Büyük bir sevinçle başımı açtım ve hava alanından çıktım . işte o andan itibaren de SANAA, ile aramda büyük bir aşk başladı :)O Aşk beni o günden bu güne her hatırladığımda tekrar tekrar mutlu etti.Yemen'in başkenti Sanaa çok gariptir ki  orada yaşayan kadınlara hiç bir özgürlük tanımazken  bana kendi ülkemde belki de bulamayacağım bir özgürlük duygusu ile yaşama şansı verdi :)

No comments:

Post a Comment